Sanrılı bozukluk bizar olmayan sistematize sanrılarla karakterize bir hastalıktır. Bizar olmayan sanrılar gerçek hayatta olabilecek durumlarla ilgili sanrılardır. Takip edilmek, öldürülmek istenmek, zehirleniyor olmak, eşi tarafından aldatılmak, hasta olmak, uzaktan sevilmek vb. Bu hastalıkta görülen sanrıların tek özelliği bizar olmaması değil aynı zamanda çok sistemli olmalarıdır. Yani hastanın sanrısı (şizofrenide görülen sanrıların aksine) birbiri ile oldukça mantıklı bağlarla ilintilendiren çok sayıda olay, olgu ve durum içerir.
Sanrısal bozukluk çok seyrek görülen bir psikozdur. Sıklığı yaklaşık olarak 100 000 nüfus için yılda 1-3 yeni vaka arasındadır. Kadınlarda erkeklere oranla biraz daha fazla görülmektedir. Her yaşta görülse de, en çok 40′lı yaşlarda başlar. Kadınlarda daha çok erotomanik, erkeklerde ise perseküsyon türü sanrılar görülmektedir. Bu satırların yazarının klinik deneyimine göre ülkemizde her iki cinste de en çok kıskançlık sanrıları görülmektedir. Sanrılı bozukluk, psikozlar içerisinde, biyolojik olduğuna ilişkin kanıtların en az olduğu bozukluk türüdür. Aşağıda sanrılı bozukluğun tanı ölçütleri gösterilmiştir.
Sanrılı bozukluğun tedavisi çok güçtür. Bunun en önemli sebebi hastanın hasta olduğunu kabul etmemesi ve tedaviyi reddetmesidir. En iyisi hastanın ikna edilerek ayaktan yürütülecek ilaç tedavisi ve psikoterapidir. Hastanın tehlikeli olma potansiyeli varsa yasal olarak yatış kararı alınabilir. İlaç tedavisi olarak antipsikotik ilaçlar kullanılmaktadır.